Ads 468x60px

Pages

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Virginia Gezimiz


Virginia, New York ve Florida arasında bulunan ve tarihi açıdan büyük öneme sahip, 1607 yılında ilk İngiliz yerleşkesinin kurulduğu, Birleşik Devletlerin kökeninin dayandığı ve iç savaşın sonlandığı bir yerdir. Virginia'da, 14 günlük Kuzeydoğu Amerika gezimizin son 2 gününü geçirdik. Burada bizi değerli arkadaşım Fatma ve eşi Mustafa Bey, çok güzel ağırladılar. Buradan tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.

Virginia'ya, dönüş yolunda uğradığımızdan dolayı, gezimizin tüm yorgunluğunu burada attık diyebilirim. Virginiada hem dinlenerek hem de görülmesi gereken yerleri gezerek, keyifli 2 gün geçirdik. Tabi bunda değerli evsahiplerimiz ve çok şirin iki çocuklarının (Orhan ve Hatice) payı çok büyüktü.

Virginia Eyaleti, Kuzey Atlantik Okyanusu'na kıyısı olan bir şehir olduğu için, ilk ziyaretimiz, bundan tam 403 yıl önce Cristopher Newport ve Virginia Girişimi kolonistlerinin yaptığı gibi Virginia Beach'e, yani First Landing State Park'a gitmek oldu. Bu arada size şunu söyleyeyim, tam 37 kim süren, köprü-tünel-bağlantılardan oluşan, bir denizin üzerinden bir altından geçilen  Chesapeake Bay Bridge Tunnel'in den geçmek çok heyecan bir o kadar da  korku vericiydi. Bir daha geçebileceğimi sanmıyorum.

Eşim ve ben okyanusun tadını bolca yüzerek çıkardık. Ama benim için plajda daha eğlenceli bir şey vardı: Düğün. Evet, bir plaj düğünü. Hep okurum dergilerde, bloglarda. Çoğunluğun böyle bir hayali var sanırım, yaz günü kumlar üstünde, deniz kenarında düğün yapmak gibi. Ben böyle bir şey hiç düşünmedim, istemezdim de.Bir kere ben kumu sevmem, ayağıma kum bulaşsın hiç istemem. Denizle de aram yok. Ben salon geliniyim :) biraz süs, şatafat falan olacak. Bu plaj düğünü pek sadeydi canımmm.. Gelin uzakdoğulu (Koreli olabilir), damat Amerikalıydı. Nikahdan sonra damadı ortada göremedim, nikah kıyılır kıyılmaz ortadan yok oldu. Bu işte bir iş vardı ama ne pek anlayamadım. Buyrun sizlere güzel plajın ve plaj düğününün fotoğraflarını göstereyim...
Güneşlenen insanlar istiflerini hiç bozmadılar.
Burada papaz, dualarını yapıyor.Kumlar üzerinde gül yaprakları..
Damat, geline söz veriyor. Bir sayfa dolusu söz :) Gelin kızımız çok çıtı pıtı di mi?
Masa üzerindeki şişelere dikkat!


Nikah bitti ve herkes dağıldı. Gelin kızımız da böyle eteğini tuta tuta bir başına arabaya doğru yürüdü.  Dediğim gibi damat ortada yok.(!) Gelinin ayakkabılarına dikkat ettiniz mi? Turuncu.

          Gelin giderken yakaladık bir kaç poz çekindik. Bu fıstık da Fatmacığımın kızı Hatice.

Plajdan sonra First Landing State Park'ın piknik alanına geçtik.Burada ağaçlar çok değişikti. Bir o tarafa bir bu tarafa dallarını uzatmışlar, eğri büğrü bir görünüm kazanmışlardı.
Bu banklarda oturduk. Mustafa Bey, bize mangal yaktı.
Süper mangalımız ve mamalarımız balık ve köfte. Hımmm...Çok güzeldi hepsi.

Ertesi gün çilek toplamaya gittik. Virginia da böyle çilek tarlaları var. Yanınızda çilek toplamak için istediğiniz büyüklükte bir kap götürüyorsunuz ya da size orda veriyorlar. Bahçe kenarındaki manav gibi bir yerde kabın darasını tartıyorlar (Bir zamanların Osmanlısı gibi. Ne olacak küçük kabın darası demiyor Amerikalı, tartıyor ve toplma ağırlıktan bu darayı düşüyor. Ne kadar ince bir düşünce değil mi? Bir zamanlar bize ait olan özellikler....).  Çilek toplarken istediğiniz kadar yiyebiliyorsunuz, topladıklarınızın da ücretini ödeyip, eve götürüyorsunuz.
Orhancıkla çilek toplarken..Altın toplar gibi :))
Çilekler kıpkırmızı ve çok tatlıydı. Böyle taze taze, insanın kendi eliyle çilek toplaması çok hoşmuş.
Ben bir  kap çilek topladım, terazinin yanında duran domatesler de çok güzel görünüyordu. Az kalmıştı , kalan hepsini aldık.
Burası da Virginia'da ki güzel parklardan biri. Akşam çayımızı içmek için buraya geldik.

Hava oldukça serin ve rüzgarlıydı. Tamamen ağaçtan yapılmış çocuk parkına uzaktan baktık. Burada uçurtma uçurttuk. Serin havaya rağmen spor aşkından vazgeçemeyenlere baktık durduk. Akşam eve gelip çileklerimizi ayıkladık ve şekerini döküp, reçel yapmak için sabaha kadar beklettik.
Sabah, erken kalkıp yola çıkmadan çilek reçelimizi yaptık Fatmayla. Tadına bile bakmadan kavanoza koyup , evimize dönmek için yola çıktık.


Bir kap dolusu reçelden çıkan reçel çok azdı :( Tadı süper olmuştu ama. pek reçel düşkünü olmayan biz afiyetle 1 hafta da hepsini bitirdik :)

Bu yazımla birlikte Kuzeydoğu Amerika gezimizin yazılarını tamamlamış oldum. Ben bu yazıları yazana kadar, daha bir çok yere gittik. Blogumda paylaşmak istediğim çok yazı var. Umarım onları daha kısa aralıklarla yazabilirim. Mesela bir ekmek yaptımkii bence çok güzel oldu. Bir dahaki postum o olsun. Görüşmek üzere..

6 yorum:

ruşyena dedi ki...

ilgiyle takip ediyorum...fotolar harika...

bu da benim yeni blogum... belki seversiniz... (blog takip listesine eklendiniz...) sevgiler.

http://rusyena.blogspot.com

Tümay Öztürk dedi ki...

Sayfama bıraktığın not ve oylaman için teşekkür ederim:) Ben de ilk defa sayfanız ziyaret ediyorum ama bayıldım! Fotolar harika. Sanki bende oralara gitmiş gibi oldum. Takipteyim:)

Ozlem dedi ki...

Sevgili Ruşen, ziyaretin için teşekkürler.Çıkıp Çıkıp gelirim artık bloguna :))

Ozlem dedi ki...

Sevgili Tümay, sayfamı beğenmenize sevindim. Ziyaretinizi her zaman beklerim. Blogunuzdan yararlanacağım çok güzel tarifleriniz var.Takip listeme ekledim. Sevgilerle.

Yunkabu dedi ki...

Cilegi dalindan koparip yemek harika bir duygu olmali...

Ben gecen hafta Orlando'da adi Ozlem olan iki arkadas ile tanistim. Biri cikolatacida calisiyordu. Acaba o siz misiniz? :)

Ozlem dedi ki...

Sevgili Yunkabu, maalesef o iki Özlem den biri ben değilim :( Çok isterdim tanışmayı.

Yorum Gönder

Yorumunuz icin tesekkurler.

 

Sample text

Sample Text