Ads 468x60px

Pages

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Niagara Şelaleleri (Niagara Falls)


Gezimize ilk başladığımız yer Niagara Şelaleleri ( Niagara Falls) oldu.Gerçekten görülmesi gereken, müthiş bir yer.Şelalenin soğuk sularından olsa gerek, oldukça serin bir hava vardı.Daha şelaleleri görmeden, ufka yükselen, sis gibi su bulutunu görüyorsunuz.Bu bile insana etkilemeye değer.

Kısaca bahsetmek gerekirse; Niagara Şelaleleri, Kuzey Amerika'nın doğusunda Amerika Birleşik Devletleri ile Kanada arasındaki Niagara Nehri üzerinde Erie ve Ontario gölleri arasında bulunan 3 büyük şelaleden oluşmaktadır.Bunlar, American Falls, Bridail Veils Fall ve Kanada / Horseshoe Falls' dur.

American Falls ve Bridail veils Fall, birlikte Amerikan şelalesi olarak anılıp, ABD kısmındadır. Diğeri Horseshoe Falls, Kanada kısmında ve en büyükleridir. Horseshoe Falls 48 metre yükseklikten, Amerikan Falls ise 50 metre yükseklikten akıyormuş.Kuzey Amerika’nın en güçlü şelalesi olan Niagara’dan, yarım dakikada 168,000 metreküpten fazla su akar. Çok ünlü olan Niagara Şelalesi ününü, oluşturduğu güzelliğinden ve hidroelektrik santralinden alıyor.Nehir çevresindeki Nikola Tesla tarafından yapılan birkaç hidroelektrik santrali hem ABD hem Kanada için elektrik üretmektedir.

Biz gezimizi bir tur aracılığıyla yaptık.Niagara'nın altını, üstünü , heryeri düzenli bir biçimde geziyorsunuz böylece.Gezi otobüsümüzün kalkacağı yere arabayla geldik, otoparka parkettik arabımızı.Otoparkın hemen yanındaki büyük binanın zemin katı ve en üst katı Niagara ile ilgili hediyelik eşyalarla dizayn edilmişti.Buradan birkaç hediye aldık.Sonra tur otobüsüne bindik.



Güzelim Niagara parkının içinden geçerek gezimize başladık.Çevresi Niagara Şelaleler Parkı olan şelale, kardeş şehirler Niagara Falls-Ontario ve Niagara Falls-New York tarafından doğal koruma altına alınmış.Bu parklardan şelalenin her ikisi de görülebilmekte.

Park yemyeşildi, Niagaranın sularından nasibini fazlasıyla alıyordu. Kırmızıdan sarıya çalan tonlarda ağaçların renkleri çok hoştu.Ben çok beğendim parkı. Bol bol da fotoğraf çektim.






Niagara'nın en güzel manzarası gözlem kulesinin 30.5 metre yükseklikteki gözlem katından izleniyor.Buradan, tekne turu yapmak için asansörle aşağıya iskeleye indik."Maid Of The Mıst" yani Sislerin kızı denilen ve teknelerin kalktığı bir iskele burası.


Tekneye binmeden herkese mavi yağmurluklar dağıtıldı.Şelalerin altına doğru tekne ilerledikçe, önce su bulutundaki su damlaları, sonra da şelalenin sularıyla ıslandık.Aşağıdaki fotoğrafları tekneden çektim.



Üstteki fotoğrafdaki yer, şelalenin diğer tarafında kalan Kanada kısmı. Büyük ve modern yapılı binaları ile, Kanada muhteşem görünüyor.Alttaki fotoğraftaki ise, Kanada ile Amerikayı birbirine bağlayan Rainbow isimli köprü. Bu köprü üzerinden Kanada'ya geçme şansınız var, pasaportunuzu gösterip geçiyor ve oradaki gümrüksüz mağazalardan alışveriş yapma şansı buluyorsunuz.


Şelalenin yakından görünüşü..

Sonra,rehberimiz eşliğinde Niagara'yı gezmeye devam ettik.Rehberimizin söylediğine göre, Niagara Şelalerinden atlayıp, şelalelerin altında ne olup olmadığını görmek,yüzerek Kanada'ya geçmek isteyen maceraperestler olmuş. Ekim 1829’da, ilk, Sam Patch’in şelaleden aşağı atlamış.Sonra bu gelenek haline gelmiş ve bir çok şekillerde atlama denemeleri olmuş.Maceraperestlerin bazıları gerili bir halatın üzerinden ya da bir fıçı içinde kendilerini şelaleden aşağı bırakmışlar.Park'ın içinde, dıştan görünümü küçük bir dükkan gibi olan "Daredevil Museum" adlı müze de bununla ilgili fotoğraflar, atlamada kullandıkları araç-gereçler sergileniyor.Şu anda ise şelaleden atlamak her iki ülke tarafından da yasaklanmış durumda.



Müzeden sonra yine şelaleri daha yakından görmek için, asansörle 175 feet (53 metre) şelalenin dibine indik. Bu sefer sarı yağmurluk ve mavi renkli özel terlik giydik.Mağaranın altından geçip,ahşap yürüyüş yollarından yürüdük.Yukarılara doğru çıkmaya çalıştk. Çalıştık diyorum, çünkü buz gibi sular başımızdan aşağı dökülmeye başlıyordu.Yağmurluk az da olsa korudu üstümüzü ama dizlerimize kadar sırılsıklam olduk.



Şelalenin sularından fotoğraf makinam da nasibini aldı.Neyseki, hala çalışıyor.


Şu martıların güzelliğine bakarmısınız. Martı cennneti gibiydi aşağılar.

Niagara, 10.000 yıl önce Kuzey Kutbu'ndan gelen buz kütlelerinin yol açtığı çöküntülermiş.Şelale, bir zamanlar bulunduğu yerden, 12 km. daha ileride imiş, zamanla aktığı yerdeki taşları aşındıra aşındıra bugünkü yerine gelmiş.


Kanada tarafındaki şelâle yılda 90 cm, Amerikan Şelâlesi ise 12 cm kadar gerilemektedir.



Niagara şelalesi dünyada tek ters akan şelaledir. Şelalenin suyu taşlara çarparak geri gelir. Ayrıca 1932 yılında tamamen donmuş. Bu da dünyada eşi benzeri görülmemiş bir durumdur.



Şelalenin akşam saatlerinde görünümü.

Niagara ile ilgili ilginç efsaneler anlatıyorlar tekne kaptanları.Biri şöyle:

Tarih, 9 Temmuz 1960 Cumartesi öğleden sonra. Bir adam iki çocuğunu alarak Niagara’ya bağlanan nehirde botlarına binerler. Botun yolda motoru arızalanır. Ve akıntının etkisiyle Niagaraya doğru tüm hızıyla sürüklenmeye başlarlar. Bot o kadar hızlı sürüklenir ki yapacak bir sey kalmaz ve akıntının etkisiyle bot alabora olur. Baba ne kadar dirense de akıntının gücüne tahammul edemez ve devasa şelaleden aşağıya yuvarlanır. Cesedini nehrin devam eden bölgesinde bulurlar. 17 yaşındaki küçük kızı Niagara’nın sularının sanki sonsuzluğa karıştığı büyük şelaleye 6 m kala bir kayaya tutunur. Üzerinde tek can yeleği olan 7 yaşındaki küçük erkek kardeşi ise büyük şelaleden babası gibi aşağıya yuvarlanır. Küçük çocuk devasa şelalenin vahşi suları içinde yukarıdan aşağıya düştüğü sırada, aynı bizim şu anda üzerinde gezdiğimiz botlardan biri yine turistleri gezdirmektedir. Allah’tan botun biri tam o esnada at nalının altında turunu yaparken çocuğun portakal renkli can yeleğini görür. Kaptan Clifford Keech çocuğu kurtarmak için botun yolunu değistirir. Ve çocuğu hırcın sulardan kurtarılmasına vesile olur. Bu mucize çocuğun ismi Roger Woodward’dır. Roger bota çekilir çekilmez kız kardeşinin durumunu da hırıltılı bir sesle kaptana söyler ve onun da kurtulmasına vesile olur. Yıllar sonra bir kaç kere Roger tekrar Niagara’ya ailesiyle ziyaret etmiş. 1994’de kız kardeşiyle birlikte hikayelerini anlatmak için geldiklerinde söyledikleri şu sözler gerçekten gözleri dolduruyor: “Beni kurtaran kader tanrıcası veya şans veya Lelewala’nın ruhu değildi, o düpe düz bir gün kendisiyle buluşacağımız hissini kalbimize koyan, o gün beni ve kız kardeşimi kurtaran, Allah’ın eliydi”.

Aşağıya izlemek isterseniz 2 tane video ekledim. İlkini şelalenin üstünden, diğerini ise altındayken çektim.Umarım beğenirsiniz.

Eğer siz de bir gün buralara gelirseniz, yüksek yerlerden şelaleyi izleyin, resimler çekin. Benim gibi dilek tutup, bir kaç bozukluk şelaleye atın, bakarsınız tutar.

Niagara Falls 1



Niagara Falls 2

6 yorum:

♥ Ç!lekl! ♥ dedi ki...

cok hos anlatmissin..ben resimleri bizdeyken gormustum ama gormediklerim de vardi...Bu arada ilham vermisim sana bak nasilda yazmissin :)

Ozlem dedi ki...

:) teşekkürler canım.Diğer postları da hazırlıyorum, bakalım ne zaman bitirebilirim. Sevgilerle.

Adsız dedi ki...

Yazar cok tesekkurler...

Selamlar Kubra

Hak Geldi Batil Yok Oldu dedi ki...

bana da nasib oldu gormek..simdi sen anlatdikca ayni anlari tekrar yasadim valla..tek fark otellerimizin farkli olmasi:) ben days in de kaliyordum...cok guzel anlatmissin..cok sag ol..

Ozlem dedi ki...

Bir şey değil Huseyn. Guzel anlatabildiysem ne mutlu bana.

balayı dedi ki...

gerçekten insanın gidesi orada olası geliyor özellikle New york olmasıda insanın canını dahada fazla gitmesine yol açıyor

Yorum Gönder

Yorumunuz icin tesekkurler.

 

Sample text

Sample Text