Ads 468x60px

Pages

31 Temmuz 2010 Cumartesi

International Football Festival

Gezimizin diğer adımlarını yazmadan, eşimle beraber geçirdiğimiz güzel (bir bayan için ne kadar güzelse!!! Ama ortam güzeldi. ) anlardan birinden bahsetmek istiyorum. 2010 Güney Afrika Dünya Kupası. Eşim tam bir futbol hastası olduğu için, onun seçtiği bazı maçları, ev-final mücadelelerini, UCF'in uluslararası öğrenciler için ayırmış olduğu Barbara Ying Center'da, 72 milletden insanlarla birlikte izledik. Çok ama çok eğlenceliydi. Sağına bakıyorsun Koreli, soluna bakıyorsun Arjantinli, önde Araplar, arkada Hispanicler. Formasını giyen geliyor maç izlemeye. Goooool sesini kaç değişik dilde duydum bilseniz. Süper bir olay. Zaten kültürel çeşitlilik Amerikan Toplumunun vazgeçilmez dinamiklerinden biri. Ha bu arada biz Viva Espana dedik, çünkü eşim tam bir Iniesta-Xavi (Bu ikisi futbolcu oluyooooo) hastası.

Maç izlediğimiz salonun tavanında, ülkelerin bayrakları asılı.
İşte şanlı Türk Bayrağımız. Buradan Ulu önder Atatürk'ümüze bir daha sevgilerimizi gönderiyoruz.
İşte Honda'nın süper frikik golü sonrası Japonların sevinci.
Hollanda maçı ama rakibi hatırlamıyorum.
Fotoğraftaki bayan, aslen Amerikalı olup, sonradan Islamiyeti seçmiş bir öğretim görevlisi.

Yukardaki kuponlar yiyecek-içecek kuponu, maç izlemeye gelen herkese ücretsiz veriliyor.Ve bir de çekiliş için isminizi yazdırıyorsunuz. Bu kuponlarla 2 dilim pizza alabiliyorsunuz. Herkes aldıktan sonra kalan pizzalardan istediğiniz kadar alabiliyorsunuz.Pizzalarımız Domino's Pizza'dan. 

Yukarıdaki fotoğrafta pizza dilimleri ve küçük sandviçler görünmekte.Ve bir de içecek standı var.Oradan da su-cola-fanta gibi çeşitli içeceklerden istediğiniz kadar içebiliyorsunuz.Amerikalıların her faaliyeti tamamen eğlence üzerine dayalı. Bu bir spor mücadelesi bile olsa..
Bu fotoğrafta da pizza kuyruğu görülüyor.

Maçların devre aralarında hediye çekilişi yapılıyor.Baya bir kişiye çeşitli hediyeler dağıtıldı, top,çanta,havlu,bardak..vs.Ama maalesef ne bana ne eşime bir tanecik bile hediye çıkmadı  :(  Çok şanslıyız dimi..Aşağıdaki video canlı bir çekiliş anını gösteriyor.Sevinç gösterilerine dikkat lütfen.



Ve aşağıda finalden önceki Uluslararası Öğrenci Festivali'nden değişik enstantaneler.

Dansöz Müslüman değil, Hispanic. Ve dahi katmanları çok fazla. Ahhhh nerde bizim Asenalarımız Didemlerimiz.

Bu arkadaş çeşitli danslar yaparak iş yerinin reklamını yaptı.Arkadaki tabelada görüyorsunuz.Baya bir ilgi topladı.
Video 1.


Yabancılar çok seviyorlar eğlenceyi.Süper dansözümüzün öğrencilerden biriyle sahnede yaptığı oryantal izleyenleri coşturdu.Çocuk iyi kıvırdı ama...
İşte kanıtı izleyin görün.
Video 2.



Görüşmek üzere.Byyy..

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Intrepid Sea, Air& Space Museum-Newyork


Intrepid Deniz, Hava ve Uzay Müzesi, 1982 yılında Intrepid Savaş Uçak Gemisi üzerinde kurulan ordu ve donanma tarihini konu alan bir müzedir.

Müze, II. Dünya Savaşı'ndan kalma  USS Intrepid uçak gemisi, USS Growler denizaltısı, Concorde SST ve Lockheed A-12 supersonic keşif uçaklarına ev sahipliği yapmaktadır. 2006 yılındaki  yenileme çalışmaları sonrasında, müzeye birçok savaş uçağı eklenmiştir.

Gemi üzerindeki uçaklardan ziyade,benim ilgimi en çok USS Growler denizaltısı çekti. Bir denizaltısının içine hiç girmemiştim. Size, önce bana çok ilginç gelen, ama düşününce çok normal gelen bir olaydan bahsetmek istiyorum. Ziyaretçileri, denizaltısına girmeden önce belrirli ebatlarda bir deliğin içinden geçiriyorlar. Eğer bu deliğin içinden rahatlıkla geçebiliyorsanız,denizaltının içine girebiliyorsunuz.Böyle yapmaları gayet mantıklı olmuş kanımca. Çünkü Amerikalıların çoğu şişman ve denizaltının içinde ilerlerken bir kaç defa böyle deliklerin içinden geçmek zorundalar. Biz o çemberden rahatlıkla geçtik...:)))
Ben denizaltısının içinde çok az fotoğraf çektim. 10 dklık video kaydı yaptım. Buraya o kadar uzun süreli videoyu ekleyemeyeceğim için videodan bir kaç fotoğraf aldım ama kalitesi pek iyi olmadı. I am sorry :(

                                    USS Growler Submarine


Denizaltısında görevli denizcilerin yataklarından birkaçı.
Denizaltısının içindeki telefon.
İşte size bahsettiğim ve içinden küçücük fiziğimle çoook kolayca geçtiğim deliklerden sadece bir tanesi...

Aşağıdaki fotoğraflarda uçak gemisinin üstündeki savaş uçakları görülüyor.


Gelecek yazımda, New York gezimiz ile ilgili son anı olarak, caddelerde-sokaklar da çektiğim, günlük hayat temalı  fotoğraflarımı, tabi o güzelim anılarımı  paylaşacağım. Ah ah New York. Ben bir daha gitmek istiyorum bu deli dolu şehre.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

The Cathedral of St. John the Divine - New York


New York-Manhattan'da bulunan bu Katedral, daha merdivenleri çıkmaya başlarken "içerde ne var acaba" duygusu uyandırdı bende. Dıştan görünümü çok heybetliydi, içerisi kimbilir nasıldı.Şunu diyebilirim ki, içerisi dışarıyı aratmıyor. Her tarafta süslemeler, oymalar, duvarlarda halılar, heykeller..


Dünyanın en büyük katedrali olması için yapılan St. John the Divine Katedrali'nin yapımına 1892 yılında başlanmış. Mimarlar George Heins ve Christopher Grant Lafarge'nın, Romanesk - Bizans tasarımı ile başladığı bu katedral, bir türlü tamamlanamamış.Katedral tamamlanmadan tarihi eser olmuş yani :)))

Katedral'in mimari yapısı çok güzel.Özgürlük Anıtı'nı içine alabilecek, 162 metre yüksekliğinde bir kubbesi var.Sadece yılda iki kez, Paskalya ve Aziz Francis Bayramı'nda açılan 3 tonluk bronz kapılar, kabartma dökümler, sutunlardaki taş oymaları insanı büyülüyor.

Katedralin yukarı kısmındaki Büyük Pencere Rose, 10.000 'den fazla renkli cam parçalarından yapılmış ABD'nin en büyük vitray penceresiymiş.



Çatıya oturtulmuş melek, sempatiden çok insanı ürkütüyor... Bu azizlerin de hiç yükseklik korkusu yok sanırım. 

Children's Sculpture Garden
Psikoposluğa ait bu katedral, kültürlerarası perspektifi bir çok açıdan yakalamış durumda.


Mimarlarından Henry Codman Potter'ın anısına yapılmış büst ve onu bekleyen mumlar...



Şu an bu Katedral'in, 2/3 si tamamlanmış durumda ve inşaat devam etmekte. Katedral tiyatro, müzik ve avangart sanat etkinliklerine de ev sahipliği yapıyor.

Gelecek yazım, "Intrepid Sea, Air&Space Museum-Newyork" olacak.

1 Temmuz 2010 Perşembe

Solomon R. Guggenheim Museum-New York

Solomon R. Guggenheim Müzesi (Solomon R. Guggenheim Museum), New York'da, Frank Lloyd Wright tarafından tasarlanmış, modern sanat eserlerinin sergilendiği bir müzedir.Müze,mimari açıdan bir farklılık gösterir.Kabaca bir çay fincanı gibi, yukarı doğru genişleyen sarmal bir yapıdadır.

Bu yapının duvarlarında 19. ve 20. yüzyıla ait sanatçıların eserleri sergileniyor.Bu sanatçılardan bazıları: Brancusi, Braque, Calder, Chagall, Robert Delaunay, Giacometti, Kandinsky, Klee, Leger, Miro, Picasso ve Van Gogh'dur.

Önce asansörle en yukarı çıkılıp , deyim yerindeyse döne döne en aşağı kata iniliyor.Bir çok ressamın tablolarını beğendim ama Picasso ve Van Gogh'un tablolarına hayran kaldım. Adamlar biliyorlar işi ya :) İçerde fotoğraf çekmek yasaktı, izin verilen yerlerden bir kaç tane fotoğraf çekebildim.




Müzenin en tepesi, kubbe şeklinde camdan yapılmış.

Bu müzeyi görmek, sanat severler için doğru bir tercih olur.Bir sonraki yazım, "The Cathedral of St. John the Divine-Newyork" olacak.

Circle Line Sightseeing Cruises-New York

New York'un gökdelenlerini, Ellis Island'ı, Özgürlük Heykeli'ni oturduğum yerden, rahat ve eğlenceli bir biçimde göreyim diyenlerdenseniz, Circle Line Sightseeing (tekne gezisi), tam size göre.Yıl boyunca düzenlenen, 2 saatlik veya 3 saatlik tekne turlarıyla ,eğlenceli bir yolculuk yapabilirsiniz. Ayrıca, gezi boyunca, profesyonel rehberler hiç susmadan gördüğünüz şeyler hakkında sizi bilgilendiriyorlar.Bu bir zaman sonra sıkıcı olabiliyor:)

New York gezimizin en güzel saatleri, bu teknede olduğumuz dakikalardı diyebilirim. Çünkü, o kadar yorulmuştuk ki, böyle oturarak bir yerleri görmek pek hoşumuza gitti. Bir çok köprünün altından geçtik, Ellis Adası'nı, Özgürlük Heykeli'ni tekrar tekrar gördük. Püfür püfür rüzgarın esintisiyle,dönüş yolunda rehberin sesi ninni etkisi yaptı, ufak çapta kestirdik :)

    Burası bir marina.Bu yatlardan birinin sahibi olmak isterdim doğrusu.



                                                  Ellis Adası ve İmmigration Müzesi.
Statue of Liberty-Özgürlük Heykeli
Bu fotoğraftaki helikopteri, fotoğrafı çektikten sonra farkettim.İsterseniz New York' da helikopter turu da yapabiliyorsunuz.Ama oldukça pahalı fiyatları.

                                                                   Brooklyn Bridge

Manhattan Bridge

Meşhur Yankee Stadium. 2 milyar dolarlık dünyanın en pahalı stadyumu oluyor kendileri.Bu stadyumun önünden geçerken, rehberimiz hangi takımları tuttuğumuzu sordu.Ama cevap almayı beklemedi."Eğer, New York Yankee takımını tutmayanlarınız varsa, hemen burada onları indiriyoruz"diye espri yaptı.

Circle Line Sightseeing, maceramız da böyleydi işte..
 

Sample text

Sample Text