Ads 468x60px

Pages

29 Ağustos 2010 Pazar

Kitapkolik.Net, Kitap Ödüllü Yarışma Düzenliyor...


Yapılan araştırmalara göre dünyada  kitap okuyan sayısı oldukça azalmaktaymış. Bugün bizim kütüphanelerimiz sadece kitap bekçiliği yapmakta. Tozlu raflardaki güzelim kitaplar insanları, insanlar da kitapları seyretmekte..

Ya evimizdeki kitaplar? Onlar, vitrinlerde terkedilmenin hüznünü yaşıyorlar. Kendilerinin yerine, televizyona gösterdiğimiz ilgiyi kıskanıyorlar.

Hepimiz farkındayız ki,  kitap okumak kişiyi geliştirir, insana başka bir bakış açısı sağlar, kültürünü arttırır, dilimizi doğru kullanmamızı ve kendimizi daha iyi ifade etmemizi sağlar.

Madem kitap okumanın bizi geliştireceğini düşünüyoruz o halde neden hala kitap okumuyoruz?

Kitapkolik.Net ailesi  kitap ödüllü bir yarışma düzenliyor. Kazanan kişiye istediği bir kitabı hediye ediyorlar.  Belki bu okumaya başlamak için bir fırsat olabilir. Bol şanslar..

24 Ağustos 2010 Salı

Haşhaş Tohumlu Örgü Ekmek



Ramazanı yaşadığımız şu günlerde evde yapabileceğiniz, iftarda afiyetle tüketeceğiniz bir ekmek tarifi. Dilimleyip kızartıp, üzerine tereyağı sürüp yenildiği zaman da sahur için çok güzel bir seçenek oluyor. Denemenizi tavsiye ederim. Tarif , "Love Food" yayınlarının "making fresh bread" adlı kitabından.

Braided poppy seed bread
1 adet ekmek için,

   malzemeler   

2 cup beyaz ekmek unu
1 tsp salt
2 tbsp süt
1+1/2 tbsp şeker
1 tsp kuru maya
3/4 cup ılık su
 2 tbsp mısır özü yağı ( ben zeyinyağı ve mısırözü karışık kullandım )
5 tbsp poppy seeds (siyah haşhaş tohumu) (ben 2 tbsp kullandım )

üzeri için

1 yumurta sarısı
1 tbsp süt
1 tbsp şeker
2 tbsp poppy seeds (siyah haşhaş tohumu) 


Ölçüler:  Tarifte kullanılan ,   cup- su bardağı,
                                              tablespoon (tbsp)- çorba kaşığı 
                                              teaspoon(tsp)- çay kaşığı birimlerine denktir.


Ben ekmeğin hamurunu ekmek makinasında yaptım, iyi yoğrulmuş hamurdan yapılan ekmekler daha güzel oluyor. Makinenin ekmek pişirme haznesine önce sıvı malzemelerimizi, yani sırayla  sütü, yağı, suyu sonra kabın bir köşesine tuzu diğer köşesine şekeri ekliyoruz. Daha sonra unu ve poppy seedleri  ilave edip, en son kuru veya taze mayayı unun üzerine ilave ediyoruz .Hamur yoğurma programına (1 saat 30 dk) ayarlayıp, sürenin bitimini bekliyoruz. Sizin makinanızda böyle bir program seçeneği yoksa temel ekmek programına ayarlayıp , pişme aşamasına gelmeden hamurunuzu dışarı çıkartabilirsiniz. 

Hamuru, unlanmış mutfak tezgahı üzerinde iki elinizle yuvarlayarak büyük bir beze haline getirin. ( Ben ölçüleri 2 katı uygulayarak 2 adet beze elde ettim ve böylece 2 ekmeğim oldu. Siz tarife göre yapacaksanız tek bezeniz oluyor.) 

Hamurunuz yumuşak ve kolay şekil verilecek kıvamda olacaktır. Başlarda hamur çok yapışkan olabilir, ihtiyaç duydukça un ekleyebilirsiniz ama hamurun çok sertleşmemesine dikkat edin.

 




Hamuru keskin bir bıçakla 3 eşit parçaya ayırın. Her parçayı rulo şekline getirin. Uçlarını birleştirip bir saç örgüsü örün ve sonunu da kapatın. Ardından yağlı kağıt konmuş tepsiye yerleştirin.20 dk kadar hamuru dinlenmeye bırakın.




Üzeri için, yumurtanın sarısını süt ile çırpın, şekeri ekleyin, örgülerin üzerine bir fırça yardımıyla sürün. Üzerine poppy seedleri ekleyip 200 derece ısıtılmış fırında 30-35 dakika üzeri kızarana kadar pişirin.


Fırından çıktığında muhteşem ekmek kokusunu içinize çekerek, afiyetle yiyebilirsiniz. Biz ekmeğin tadını çok sevdik. Umarım siz de dener, beğenirsiniz. Afiyet olsun...


21 Ağustos 2010 Cumartesi

Virginia Gezimiz


Virginia, New York ve Florida arasında bulunan ve tarihi açıdan büyük öneme sahip, 1607 yılında ilk İngiliz yerleşkesinin kurulduğu, Birleşik Devletlerin kökeninin dayandığı ve iç savaşın sonlandığı bir yerdir. Virginia'da, 14 günlük Kuzeydoğu Amerika gezimizin son 2 gününü geçirdik. Burada bizi değerli arkadaşım Fatma ve eşi Mustafa Bey, çok güzel ağırladılar. Buradan tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.

Virginia'ya, dönüş yolunda uğradığımızdan dolayı, gezimizin tüm yorgunluğunu burada attık diyebilirim. Virginiada hem dinlenerek hem de görülmesi gereken yerleri gezerek, keyifli 2 gün geçirdik. Tabi bunda değerli evsahiplerimiz ve çok şirin iki çocuklarının (Orhan ve Hatice) payı çok büyüktü.

Virginia Eyaleti, Kuzey Atlantik Okyanusu'na kıyısı olan bir şehir olduğu için, ilk ziyaretimiz, bundan tam 403 yıl önce Cristopher Newport ve Virginia Girişimi kolonistlerinin yaptığı gibi Virginia Beach'e, yani First Landing State Park'a gitmek oldu. Bu arada size şunu söyleyeyim, tam 37 kim süren, köprü-tünel-bağlantılardan oluşan, bir denizin üzerinden bir altından geçilen  Chesapeake Bay Bridge Tunnel'in den geçmek çok heyecan bir o kadar da  korku vericiydi. Bir daha geçebileceğimi sanmıyorum.

Eşim ve ben okyanusun tadını bolca yüzerek çıkardık. Ama benim için plajda daha eğlenceli bir şey vardı: Düğün. Evet, bir plaj düğünü. Hep okurum dergilerde, bloglarda. Çoğunluğun böyle bir hayali var sanırım, yaz günü kumlar üstünde, deniz kenarında düğün yapmak gibi. Ben böyle bir şey hiç düşünmedim, istemezdim de.Bir kere ben kumu sevmem, ayağıma kum bulaşsın hiç istemem. Denizle de aram yok. Ben salon geliniyim :) biraz süs, şatafat falan olacak. Bu plaj düğünü pek sadeydi canımmm.. Gelin uzakdoğulu (Koreli olabilir), damat Amerikalıydı. Nikahdan sonra damadı ortada göremedim, nikah kıyılır kıyılmaz ortadan yok oldu. Bu işte bir iş vardı ama ne pek anlayamadım. Buyrun sizlere güzel plajın ve plaj düğününün fotoğraflarını göstereyim...
Güneşlenen insanlar istiflerini hiç bozmadılar.
Burada papaz, dualarını yapıyor.Kumlar üzerinde gül yaprakları..
Damat, geline söz veriyor. Bir sayfa dolusu söz :) Gelin kızımız çok çıtı pıtı di mi?
Masa üzerindeki şişelere dikkat!


Nikah bitti ve herkes dağıldı. Gelin kızımız da böyle eteğini tuta tuta bir başına arabaya doğru yürüdü.  Dediğim gibi damat ortada yok.(!) Gelinin ayakkabılarına dikkat ettiniz mi? Turuncu.

          Gelin giderken yakaladık bir kaç poz çekindik. Bu fıstık da Fatmacığımın kızı Hatice.

Plajdan sonra First Landing State Park'ın piknik alanına geçtik.Burada ağaçlar çok değişikti. Bir o tarafa bir bu tarafa dallarını uzatmışlar, eğri büğrü bir görünüm kazanmışlardı.
Bu banklarda oturduk. Mustafa Bey, bize mangal yaktı.
Süper mangalımız ve mamalarımız balık ve köfte. Hımmm...Çok güzeldi hepsi.

Ertesi gün çilek toplamaya gittik. Virginia da böyle çilek tarlaları var. Yanınızda çilek toplamak için istediğiniz büyüklükte bir kap götürüyorsunuz ya da size orda veriyorlar. Bahçe kenarındaki manav gibi bir yerde kabın darasını tartıyorlar (Bir zamanların Osmanlısı gibi. Ne olacak küçük kabın darası demiyor Amerikalı, tartıyor ve toplma ağırlıktan bu darayı düşüyor. Ne kadar ince bir düşünce değil mi? Bir zamanlar bize ait olan özellikler....).  Çilek toplarken istediğiniz kadar yiyebiliyorsunuz, topladıklarınızın da ücretini ödeyip, eve götürüyorsunuz.
Orhancıkla çilek toplarken..Altın toplar gibi :))
Çilekler kıpkırmızı ve çok tatlıydı. Böyle taze taze, insanın kendi eliyle çilek toplaması çok hoşmuş.
Ben bir  kap çilek topladım, terazinin yanında duran domatesler de çok güzel görünüyordu. Az kalmıştı , kalan hepsini aldık.
Burası da Virginia'da ki güzel parklardan biri. Akşam çayımızı içmek için buraya geldik.

Hava oldukça serin ve rüzgarlıydı. Tamamen ağaçtan yapılmış çocuk parkına uzaktan baktık. Burada uçurtma uçurttuk. Serin havaya rağmen spor aşkından vazgeçemeyenlere baktık durduk. Akşam eve gelip çileklerimizi ayıkladık ve şekerini döküp, reçel yapmak için sabaha kadar beklettik.
Sabah, erken kalkıp yola çıkmadan çilek reçelimizi yaptık Fatmayla. Tadına bile bakmadan kavanoza koyup , evimize dönmek için yola çıktık.


Bir kap dolusu reçelden çıkan reçel çok azdı :( Tadı süper olmuştu ama. pek reçel düşkünü olmayan biz afiyetle 1 hafta da hepsini bitirdik :)

Bu yazımla birlikte Kuzeydoğu Amerika gezimizin yazılarını tamamlamış oldum. Ben bu yazıları yazana kadar, daha bir çok yere gittik. Blogumda paylaşmak istediğim çok yazı var. Umarım onları daha kısa aralıklarla yazabilirim. Mesela bir ekmek yaptımkii bence çok güzel oldu. Bir dahaki postum o olsun. Görüşmek üzere..

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Washington Gezimiz

Washington

Washington gezimiz için 2 gün ayırdık. Bu 2 günde gezilecek o kadar çok yer vardıki. Çoğunluğu müze olan bu yerlere girişler ücretsiz. Bir çok müzeyi, benzeri müzelere NY'da girdiğimiz için listemizden eledik.

New York'u  İstanbul'a,  Philadelphia'yı İzmir'e benzetecek olursak, Washington'u da Ankara'ya benzetebiliriz. Washington da Ankara gibi siyaset kokan, siyasileriyle anılan bir şehir.

Washington'a ait edindiğim bir izlenim, bütün müzelerin, ziyaret edilecek önemli yerlerin, anıtların bir alan içinde toplanmış durumda olması. Bu durum uzun yürüme mesafalerini, yorgunlukları ciddi bir biçimde azaltıyor. Şehirde ulaşım çözülmüş, trafik yok denecek kadar az. Metroya binip, Union Station 'da indiğiniz zaman yürüyerek bütün önemli yerlere ulaşabiliyorsunuz.

Washington'da her yer tarih kokuyor. Bütün binalar eski ve birbirine benziyor. Aşağıya eklediğim fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere, müzeler de birbirine benziyor. Fotoğrafları eklerken "bu ne binasıydı ya?" diye kendime sorduğum çok oldu. Fotoğrafları yanlış adlandırmamaya gayret ettim, umarım hatam olmamıştır. Bu gezimizde videolar hariç yaklaşık 900 fotoğraf çekmişim. Gittiğimiz gün,Washington'da kapalı ve serin bir hava hakimdi. Bu bir çok fotoğrafa yansıdı, istediğim gibi çekimler yapamadım. Bu yazı, bol fotoğraflı bir yazı olsun. Gittiğim yerlerin açıklamasını değil sadece fotoğraflarını paylaşacağım.
Union Station 

Union Station, ana tren istasyonu , 1907 ve 1908 yılları arasında Baltimore, Ohio ve Pennsylvania demiryolları için yeni terminal olarak inşa edilmiş. Şimdilerde, içinde 100 den fazla dükkan bulunan, popüler bir metro istasyonu.
Union Station
Washington Metrosu
US Capitol
US Capitol

Biz Capitol'a doğru giderken birden bir trafik durduruldu.Ve turistlerin Capitol'a girmesine izin verilmedi. Meğerse, Başkan Obama ile Afganistan Başkanı Hamid Karzai Capitol'de görüşme yapacaklarmış. Bununla ilgili videoyu ekledim.İzlemek isterseniz buyrun...

Obama ve Hamid Karzai'nin Capitol'e Gelişi


Dome of the US Capitol
William Tecumseh Sherman
Smithsonian Castle 
Botanic Garden

Botanic Garden, Washington'da en beğendiğim yerdi. Binbir türlü çiçek ve ağaçlarla kaplanmış bu alandan hiç çıkmak istemedim.Tarihi yerler görmek, beni burayı görmek kadar mutlu etmedi. Tarihi, eski ve cansız olan şeyleri sevmiyorum ben galiba :))
Botanic Garden
Botanic Garden
White House
White House
World War II Memorial
World War II Memorial
Lincoln Memorial
Arlington Memorial Bridge
National Mall and Washington Monument
Korean War Veterans Memorial
D.C. War Memorial

Washington Monument
Washington Monument and Tidal Basin
Franklin D. Roosevelt Memorial
Franklin D. Roosevelt Memorial
Franklin D. Roosevelt Memorial
Jefferson Memorial
Jefferson Memorial
Jefferson Memorial
Thomas Jefferson Statue
Ulysses S. Grant Memorial
National Gallery of Art 
National Gallery of Art
National Gallery of Art

National Museum of the American Indian
National Museum of the American Indian
National Archives Building
National Gallery of Art Sculpture Garden
National Gallery of Art Sculpture Garden
American Art Museum
National Museum of the American History
National Museum of the American History
National Museum of the American History
National Museum of the American History
National Museum of American History
Arlington House
Arlington National Cemetery
Arlington National Cemetery
Arlington National Cemetery
Tomb of the Unknowns
Tomb of the Unknowns
Tomb of the Unknowns
Tomb of the Unknowns
Arlington National Cemetery

National Air & Space Museum
                                                           National Air &Space Museum

                                                         

Bir sonraki yazım, Kuzeydoğu Amerika gezimizin son durağı   "Virginia" olacak.
 

Sample text

Sample Text