Ads 468x60px

Pages

29 Nisan 2010 Perşembe

Bir Düğün Hikayesi

Geçen hafta , eşimin sınıf arkadaşının düğünü vardı. Bizi de davet etti. Amerika'da ilk defa bir düğün gördük.Önce kilisede nikah, sonra göl kenarında düğün salonu gibi bir yerde düğün oldu. Televizyonda izlediğimiz Amerikan düğünleri gibiydi aynı.

Gittiğimiz yer -Lakeland-, bulunduğumuz yere yaklaşık 1 saat 20 dk uzaklıkta. Evden çıktığımızda sıcak bir yaz havası vardı Orlando'da. Ama Lakeland'da hava kapalıydı, hafiften yağmur atıştırıyordu. Biz erken gidip, Lakeland'ı gezdik biraz. Haritaya baktığımızda gideceğimiz yerin yakınında büyük bir göl olduğunu gördük.Fazla vaktimizin bir kısmını da orda değerlendirdik.

...........................................&.....................................................

Parkta , martı, pelikan, ördek ve çok sayıda kuğu olmak üzere çeşitli kuşlar vardı.Bu güzel göle, kuğular zerafetleriyle romantizm katıyorlardı.


Kuğular güzelliklerinin farkındalar. Yolun karşısına salına salına geçip, arabaları bekletiyorlardı.Yukarıda o anı yakaladım, çok hoştu ya. 2.kısımdaki fotoğrafta da bir ekmek parçasının peşinden koşan kuğular görülmekte.

Geçelim düğüne..Düğün çok güzeldi.Gelinin heyecanı yüzünden okunuyordu.Gelin, her yerde gelin işte.Kimbilir hazırlıklar süresince ne kadar stres olmuştur.Herşey ince ince düşünülmüştü. Kilisedeki süslemeler, nedimelerin çiçekleri, düğün salonundaki masa süslemeleri, çiçekler hatta gelin pastasında bile hep aynı renk hakimdi : Turuncu.



Üstteki fotoğraftaki kilisede nikah oldu. Kapı girişinde düğün sahipleri gelen misafirleri karşılıyorlardı.


Bu fotoğrafta da kilisenin içinden görüntüler var.Gelin gelmeden önce yapılan hazırlıklar görünüyor fotoğrafta. Sağdıçlar, aile büyüklerini beyaz şerit üzerinden geçirip( mutluluk yolundan) tek tek yerlerine kadar götürdüler. Sonra nedimeler tek sıra halinde, sonra da sağdıçlar tek sıra halinde geçip ortadaki alanda sıralandılar.Bu geçişlere piyano sesi eşlik etti tabi. Sıra geline geldiğinde ise, gelin kıyafeti giymiş küçük bir kız ,elindeki sepette bulunan gül yapraklarını mutluluk yoluna saçtı.Gelin, babasının kolunda, güzel bir müzik eşiliğinde salona girdi.Misafirler, ayakta karşıladı onları. (Bu kısımla ilgili videoyu en kısa zamanda ekleyeceğim.)


Rahip, İncil'den okuduğu sayfalarla nikah aktini gerçekleştirdi.Damat ve Gelin, birbirlerine söz vererek yüzüklerini taktılar.


Gelinin 7 tane nedimesi, damadın da 7 tane sağdıçı vardı. Nedimelerin de sağdıçların da kıyafetleri tek renk ve hemen hemen aynı tipti.Kültürler farklı olunca , ayrıntılar daha çok göze çarpıyor tabi.
Kilisedeki nikah sonrasında, hemen yakınındaki göl kenarındaki komplexde düğün oldu. Gelin ve damat limuzinle geldiler.Biz de bindik bu limuzine. :) Düğünden çıktığımızda limuzin kapıdaydı, biz de izin isteyip içerisine girdik.Önce biz şoförün fotoğrafını çektik, sonra da o bizimkini.


Salon girişinde , gelin ve damadın birlikte çekildikleri bir fotoğraf karşılıyordu davetlileri.


Bu fotoğrafta da masa dizaynı görülüyor.Gerçekten çok hoş bir dizayndı.Burada da yine turuncu renk hakimdi.


Her masanın ortasında yukarıda gördüğünüz vazolarda turuncu-beyaz güller bulunuyordu.Masalarda her konuk için küçük bir hediye hazırlanmıştı.Kapağında iki tane yüzük bulunan , hani şu baloncuklar çıkarttığımız içi sabunlu sıvı dolu küçük oyuncaklardan.

Ha..masada gördüğünüz bütün tabak,çatal,kaşık,bardak ve kadehler plastik. Ama elime almasam hiçbirinin plastik olduğunu anlamazdım.Amerikalılar bu konuda pratik düşünmüşler.


Ve işte..Gelin ve damat salona girdi.Fotoğrafçılara poz verdiler uzun bir süre. Sonrasında da ilk danslarını yaptılar.

Misafirler için önce aparatif masası hazırlanmıştı. İki masa yanyana sıralı, görüntüleri ile iştah açıcıydılar.Dj'nin seçtiği güzel parçalarla dans edilip, eğlenildi.



Daha sonra da yemek duası okunup, yemek yenildi.İlk önce gelin , arkasından damat ve sonrasında da misafirler tek sıra olup, tabldot usulu ,sırayla yemeklerini alıp masalarına oturdular.Yemek sonrasında eğlence devam etti yine.



Düğün pastası, düğünden önce baş köşedeki yerini almıştı bile. Gelin ve damat salona girmeden önce pastanın fotoğraflarını çektim.Pasta, gerçekten çok güzel görünüyordu. 5 katlı ve herkatı gerçekti(yenilebilir).Çok güzel süslenmişti. Pasta katları arasında, gerçek güller kullanılmıştı. Pasta kesme bıçağı ve servis spatulası da tüllerle süslüydü.

Amerikalılar için düğün pastası çok önemli. Pasta için özel bir masa hazırlanır, süslenir ve düğün boyunca davetlilere sergilenir. Pasta gerçek olduğu için , pasta kesme merasımı tüm davetlilerin önünde olur ve davetlilere kesilen pastalar ikram edilir.

Amerika'da pastacılık eğitimleri de çok yaygın. Ben de pastacılık kursuna gidip böyle güzel pastalar yapmak istiyorum.



Salonun bir köşesine de böyle bir masa hazırlanmıştı. Buraya, davetliler gelin ve damat için getirdikleri hediyeleri bırakıp, masadaki deftere adlarını yazıyorlar. Biz de bir hediye aldık hangisi olduğu belli değil mi? :) ( Ertesi gün, Gelin Hanım mail yazdı, hediyemizi çok beğendiğini belirtip, tşk etti.)

İşte böyle..Bizim için eğlenceli bir gündü."Amerika da bir Amerikan Düğünü gördük mü? Gördük." :)

Bir sonraki yazımda, İlginç Düğün Gelenekleri'nden bahsedeceğim.

Not:Kilisedeki düğünün videosunu yakında ekleyeceğim.( 2 saat bekledim ama video yüklenmedi. Sonra tekrar deneyeceğim.)

23 Nisan 2010 Cuma

Blue Spring State Park





Blue Spring, bence Orlando'daki en güzel yerlerden biri. Birkaç sefer gittik Blue Spring'e.Bizi ziyarete gelen arkadaşlarımızı götürdüğümüz uğrak yerlerden biri oldu Blue Spring.Geçen yılın sonunda Virginia dan gelen arkadaşlarımızla,geçtiğimiz ay da Philadelphia'dan gelen arkadaşlarımızla gittik. Son gidişimizde tekne turu yaptık. 25 den fazla timsah gördük. Su kaplumbağaları da çok şirindi.




Blue Spring State Park, St Johns Nehri üzerinde oldukça geniş bir araziyi kaplıyor.Nehir balıkçılık , kano ve kürek için populer.Parkta bol piknik alanları ve yürüyüş parkurları bulunuyor. Nehrin suyunun sıcaklığı 72F .Yaz kış aynı sıcaklıkta. Suyun bu sıcaklıkta olması , Manateeler ( deniz ineği) için bir yaşam alanı .


Manateeler oldukça şirinler.Bana yunusları anımsattılar.


Özellikle kasım -mart ayları arasında bu nehir, manateeler için sığınma yeri. Yani kış sezonunda nehirde daha çok Manatee görmek mümkün. Bu sezonda, yüzme ve dalmaya kesinlikle izin verilmiyor.Ama yaz sezonunda Manateelerle birlikte yüzülebiliyor.Biz her iki sezonda da parkta bulunduk. Yukarıdaki manatee fotoğraflarını sanırım şubat ayında çekmiştim.



Parkta bulunan Thursby ev, Louis Thursby tarafından 1872 yılında inşa edilmiş.Hala sağlamlığını korumakta. Müze haline getirilmiş ve o yıllarda kullandıkları eşyalar evde sergilenmekte.



----------------------------&---------------------------

----------------------------&---------------------------


Yukarıdaki tekne ile, St.Johns nehri üzerinde gezimizi yaptık. Teknedeki rehberimiz , gezi boyunca bize açıklamalarda bulundu.Bana fotoğraf çekmem için, güzel kareler yakalattı.Aşağıdaki fotoğrafları tekneden çektim.



Wekiwa' da kano yapmıştım ama burada yapmaya cesaret edemedim. Timsahlarla bir arada olmak, göz göze gelebilme ihtimali bana pek cazip gelmedi.Balık tutmaya çalışan adam, epey bir balık tutmuştur heralde.



Tekne turunda, bir çok çeşit kuş türü de gördük.Rehberimizin söylediğine göre, bu nehir üzerinde yaşayan , çok nadir bulunan kuş türleri varmış.




Ve timsahlar. Başlarda küçüklerle idare edeceğimizi düşünmüştüm.Ama sonra daha büyüklerini de gördük.



Nasıl? Ürkütücü değil mi?



Ve işte cici kaplumbağalar.Güneşlenmeye çıkmışlar.

Daha o kadar çok fotoğraf varki. Ama bu yazı için bu kadarı yeterli. Aşağıya da iki video ekledim. Teknedeyken çektim.İzlemek isterseniz bakabilirsiniz.



-------------------------------&----------------------------------------

Daha ayrıntılı bilgi ve fotoğraflar için bakınız.

17 Nisan 2010 Cumartesi

Mısır Unlu Ekmek





Hani demiştim ya, küçük küçük ekmekler yapıyorum diye. İşte bunlar o dediklerim. Ekmek makinasına tüm malzemeleri koyup , temel ekmek programında makinayı çalıştırıyoruz. Benim makinamda temel ekmek ayarı 3 saat 25 dk sürüyor. Ben bitimine 1saat 30 dk kala makinayı kapatıyorum. Makinanın içinden mayalanmış ekmek hamurunu alıp elimle küçük yuvarlaklar yapıp, fırında pişiriyorum. İşte tarifi:



1 cup ılık süt
5/8 cup ılık su
1 tbsp zeytinyağı
2 tsp tuz
4 tsp şeker
1 tbsp mısır unu
4 cup un
2tsp kuru maya






Hamurun kabarması için önemli nokta önce sıvı malzemelerin koyulması daha sonra ise katı malzemelerin ilave edilmesidir. En son ilave edilen maya, unun ortasına açılan bir çukura yerleştirilmelidir.Sıvı malzemeler önce olmak kaydıyla tüm malzemeyi makinenizin haznesine koyun ve temel ekmek programında çalıştırın.Makinenin ekmeğinizi pişirmesine izin vermeden , ekmek hamurunuzu makinadan çıkarın. Elinizle küçük yuvarlak şekiller verin. Bir bıçak yardımıyla ekmek hamurlarınızın üzerine derin birer çizik atın ve 350 F de pişirin. That's all. Afiyet olsun.






9 Nisan 2010 Cuma

Ekmek Makinem

Amerikaya ilk geldiğimiz günlerde , ağız tadımıza uygun ekmek bulmakta epey zorlandık. Yanlış anlaşılmasın binbir çeşit ekmek var burada.Ama biz her ekmeği yiyemedik. Hergün markete gidip ekmek almakta zor gelmeye başladı bir müddet sonra. "Neden ?" derseniz, çünkü ekmek almaya bile arabayla gitmek zorundayız.Market çok yakın değil evimize. Velhasıl, temel ihtiyacımız olan ekmeğe, her an ulaşabilmek,ekmeğimizi içimiz rahat yiyebilmek için Ankaradaki evimizde yaptığım gibi ekmek makinasında yapmaya karar verdik. Buradaki Walmart adlı marketten aldık makinemizi. Nazar değmesin, şu ana kadar hiçbir sorun çıkarmadı bana, çok güzel çalışıyor, çok memnunum kendilerinden. Günaşırı ekmek yapıyorum evde. Bir kaç ekmek çeşidi denemem oldu, inş ilerleyen zamanlarda farklı ekmek çeşitleri yapmayı deneyeceğim.

Ekmek makinesinde yaptığım ekmekler kocaman dilimler şeklinde oluyor ve birkaç gün sonra yediğimiz zaman çok ufalanıyor , her yer ekmek kırığı oluyordu. Buna da bir çare buldum. Ekmek makinasında ekmek hamurunu sadece yoğurtturuyorum, pişirmeden çıkarıp kendi elimle şekil verip fırında pişiriyorum. Böylece küçük küçük ekmeklerimiz oluyor.

Bir tane de ekmek tarifleri kitabı aldım kendime.İçinde çok cezbedici fotoğraflar var. Umarım tarifleri dener ve burada sizinle paylaşırım.

Bu kadar kendinden söz ettiğim ekmek makinem, huzurlarınızda.

3 Nisan 2010 Cumartesi

Yine Yeni Yeniden

Günler ne çabuk geçiyor.Daha Amerikaya gelişimiz dün gibi.Bir çok şey değişti bu süre zarfında. En azından artık " geri dönelim" diye tutturan bir iç sesimiz yok. İnsan zamanla herşeye alışıyormuş. Boşuna dememişler "Zaman en iyi ilaçtır. "diye.
Bloguma yazı yazamadım ama çok yerler gezdim gördüm.Bundan sonra bloguma daha çok vakit ayırmayı düşünüyorum. Eşim, diğer blogcu arkadaşlar ve sağolsun Cilekli Sakiz beni yazmaya teşvik ediyorlar.Bundan sonra daha sık görüşmek üzere diyorum.
Follow me :)
 

Sample text

Sample Text