Gumpaste figur çalışmalarımdan oluşan bir pasta daha. Bu pastayı çok tatlı bir prensin 1 yaş günü için hazırladım. Günler öncesinden figurleri yapmaya başladım.
Amerika'da 1 yaş doğum günü pastası satın aldığınız zaman, yanında bir ikinci pasta daha veriliyor. Bu pasta doğum günü çocuğu için. Ya bir cupkek ya da küçük boy bir pasta oluyor. Doğum günü çocuğu bu pastaya elleriyle, her tarafa döke saça yiyor. Ben de bu nedenle ikinci bir pasta daha yaptım. Biz büyük pastayı yerken, o da kendi pastasını yemekle meşguldü :)
Gumpaste figurlerinden oluşan doğumgünü pastam, çikolatalı kek ve çikolatalı ganajdan oluştu. Küçükbeyefendi için yaptığım pasta için ise, çikolatalı kek, ara katlarda ve pasta üstünde çikolatalı pastacı kreması kullandım. Ana konseptimiz Susam Sokağı karakterleri olduğu için, küçük pastamızı da elmo şeklinde yapmaya çalıştım. Burun olarak küçük portakal, gözler ve ağız için de şeker hamuru kullandım. Değerli arkadaşlarımın getirdiği biribirinden lezzetli çeşitlerle çok güzel bir doğum günü kutladık.
Bol fotoğraflı, kahkaha dolu, eğlenceli bir gün oldu benim için. Pasta fotoğraflarından çok memnun kalmadım İstediğim gibi bir fotoğraf çekemedim. Bunun için kusura bakmayın. Pasta yapmak kadar pastanın fotoğraflarını da çekebilmek önemliymiş :)
Ben de doğum günü çocuğu gibi pastamla bir fotoğrafım olsun istedim :)
"My first birthday" yazılı tişörtüyle günün kahramanı. Pasta nasıl yenirmiş görün..:)
Bu lezzetli şeyler de arkadaşlarımın yapıp getirdikleri. İmece usulu herkes bir şeyler yapıp getirdi. Masamız doldu taştı.Fotoğraflarda olmayan bir çok şey vardı daha.
Bu tabak, benim tabağım. Hımmm..Bu tabak yine burda olsa da yesem. Ve pastanın kesim şekli. Pastayı ben kesip servis ettim. Gördüğüm şeker hamurlu pastalar da en çok merak ettiğim şeylerden biri de kesilme şekli. Çok nadir görüyorum kesilmiş bir pastanın resmini. Oysa pasta kesimi de çok önemli. Topsy Turvy şeklindeki pastanın dilim fotoğrafını henüz görmedim mesela. Araştırmalarım devam ediyor :) O nasıl bir pasta derseniz, sevgili Ayşe Yaman çok güzel bir tane yapmış, sayfasına bakabilirsiniz.
Bu pasta, yaklaşık 30 kişiye yetti. Ve son fotoğraftaki, orta kısım kaldı. Pastaların boyutlarına göre kesim şeklini, kaç kişilik olacağını gösteren skalalar var. Onlardan birini yakın zamanda buradan paylaşacağım.
Gezilerimizden fırsat bulduğum zamanlarda, uğraşmaktan en çok hoşlandığım şey pasta yapmak. Gittiğim pastacılık kurslarından farklı olarak, gumpaste figurler üzerinde çalışmayı çok seviyorum. Oldukça uğraştırıcı , zaman alıcı bir iş olmasına rağmen sonunda ortaya çıkan şeyler beni çok mutlu ediyor. Bir de bu figurlerin yenilebilir olması çocuklar açısından da güzel.
Bunun yanı sıra, pasta bloglarını gezmek de en büyük hobim. O kadar başarılı arkadaşlarımız varki, umarım ben de, zamanla onlar kadar başarılı olurum.
Gelelim pastamıza.Bu doğum günü pastasını, güzel mi güzel , tatlı mı tatlı bir prenses için yaptım. İçi kakaolu kek, beyaz çikolatalı ganaj ve muzdan oluşuyor. Büyük ve yüksek katlı bir pasta olması, kaplama aşamasında beni biraz zorladı. Her pasta yapışımda, şeker hamuru ile çalışma konusundaki eksikliklerimi görüyorum. Ve bu ancak kurs hocamın dediği gibi "practice, practice, practice", bol bol pratik yaparak öğrenilecek bir şey. Figurlerde bir dahaki yapışımda dikkat edeceğim çok husus var. Örneğin maymunu patlak ve eğri büğrü gözlü yapmamak gibi :))
Pasta üzerindeki figurler, doğum günü çocuğu daha pastasını kesmeye fırsat kalmadan çocuklar tarafından kapışıldı. Maalesef elimde çok güzel fotoğraflar yok :( Ama bir doğum günü pastası daha yaptım. O pasta da, size pastanın dilim halindeki fotoğrafını gösterebileceğim.
Miami gezimizin son kısmı ile herkese kocaman bir MERHABA..Hadi bitirelim şu Miami'yi :))
Miami Downtown, banka binalarının ve gökdelenlerin çoğaltılmasıyla yaratılan, Miami finans bölgesinin kalbidir.Görmeden gitmek olmazdı.
Miami Downtown'da, trafik her yerden akıyor.
Downtown için ayırdığımız vaktin sonunda, Biscayne' e doğru ilerliyoruz. Buradan Miami Seaquarium'a gideceğiz.
Yol boyunca çok güzel yerler gördük. Arabamızı park edip, elimizi Miami'nin sularına dokundurduk.
Miami Seaquarium
Akyarvumdaki balıkları besleyen görevli ile birlikte :)
Deniz Atı'nı bu kadar yakından görmemiştim.
Bilmediğimiz görmediğimiz o kadar deniz canlısı var ki..
Belli saatlerde düzenlenen gösterileri kaçırmamaya çalıştık.Hepsi çok eğlenceliydi.
Yunuslar... Çok sevimliler yaa:))Bu gösterilerin bir kısmını video ya aldım. 3. videoda yunusların izleyicileri nasıl ıslattğını göreceksiniz..
Flipperlerin gösterisi..
Flipperlar
Deniz Aslanı
Deniz Aslanı
Katil balina..Adı öyle ama kendisi ne kadar tatlı :) Nasıl öğrendin sen o hareketleri, seni gidi yaramaz..:)
Seaquarium'dan ayrılmak zor olsa da, Miami Zoo bizi bekliyordu.
Miami Zoo
Bir çok fotoğraf arasından eleyerek seçtiklerim bunlar. Zürafalar, çok cicilerdi. Elimizle besledik onları. Tekrar gitmek için en büyük sebebim bu olabilir :)
Zoo ve Miami Sequarium ziyaretimizden sonra artık gidiş yolumuz üzerindeki yerlere girip çıkarak gezimize devam ettik. İlk uğrak yerimiz Little Havana'ydı.
Little Havana-Calle Ocho
Little Havana, Miami'nin Küba'lı nüfusunun yaşadığı bir yer. İspanyol kökenli gruplar da burada yaşıyor. Edindiğimiz bilgilere göre, burada zamanı geçirmenin en güzel yolu sokaklarda gezinmekmiş. Biz de öyle yaptık. Sokaklardaki dükkanlardan yükselen salsa ritimleriyle, kendimizi Küba'da hissettik.
İlk fotoğrafta, Calle Ocho'nun güneyinde 13. güneybatı cadesinde -ki burası Küba'yı Anma Bulvarı olarak da bilinir- bulunan anıt, 2506 Tugay Anıtı'nın hiç sönmeyen ateşi. Domuzlar Körfezi Çıkarması'nda ( 1961) ölen Kübalılar için yanmaktadır. Yandaki ve onun altındaki fotoğraf da, sömürgecilere karşı mücadele edenlerin anısına yapılan anıtlardan bir kaçı. Bu bölge de bir çok anıt bulmak mümkün.
Maximo Gomez Park, Domino Parkı olarak da bilinir. Kübalılar burada domino oynarlar. Kurallara göre, tüküren, bağıran veya küfreden oyuncular parktan atılabilirler. Dışarıdaki hava rüzgarlı olunca, çadır içinde oynayanları çekmek için içeri girdim. Tek tük de olsa içerde bayan oyuncular da vardı. Kahkaha içinde oyun oynuyorlardı. Fotograflarını çekmek için izin istediğimde bana poz vermeleri de çok güzeldi :)
Little Havana sokakları ve bir dükkanın içi.
Coral Gables
Coral Gables, Miami'den ayrı, ülkenin en zengin semtlerinden biridir. Geniş caddelerinde, Miami'nin en gözde mağazalarını dolaşabilirsiniz. Yemyeşil, huzur verici yollara sahiptir. Bu yollarda kaybolma ihtimali yüksektir :)
Coral Gables sokakları ve Merrick Malikanesi.
Coral Gables Country Club Prado Girişi, Belediye binası ve şehirden görüntüler.
Venetian Pool, Venedik tarzı yapılarla bezenerek yapılmış, halka açık, eski bir yüzme havuzudur.
Yüksek katlı binalar arasındaki Golf alanlarından sadece birisi.
Alhambra Su Kulesi, 1925 tarihinde yapılmıştır. Yeşilliklerle kaplı bir alanda , gökyüzünün maviliğine doğru uzanmış gibi.
Coral Gables Granada Girişi.
Coconut Grove ( Coconut Grove Village )
Coconut Grove, Miami'nin en eski semtidir. Altmışların efsanevi hippi kentidir. Lüks evleri ve uygun fiyatlı restaurant ve mağazalarıyla Miami'nin South Beach'den sonraki en canlı mekanıdır.
Kısaca "Village" olarak bilinen bu yerdeki, bir açık hava alışveriş kompleksi olan CocoWalk, avlusundaki cafeleri, barları, gece kulupleri, mağazalarıyla Coconut Grove'un en hareketli yeridir. Caddeler çiçeklerle, begonvillerle donatılmıştır.
Caddeler, şehirdeki yapılar..
Barnacle
Barnacle.
Barnacle, bölgedeki en eski evdir. Ralph Monroe, evin hem tasarımcısı hem de sahibidir. Böyle bir evde yaşamak isterdim. :(
Cemetery, Church ve Ermita de la Caridad
Ermita de la Caridad, koni şeklinde 1966'dan kalma kilise , Biscayne Körfesi kıyısında, Miami'nin Kübalı kaçaklarının koruyucuları Hayırsever Bakire'ye ( Hz. Meryem ) adadıkları bir mabettir.
Vizcaya .
Vizcaya, 16. yüzyıldaki bir İtalyan malikanesinin benzerinin, Fransız- İtalyan etkilerini kaynaştırılarak yapılması sonucu oluşan en ihtişamlı malikanelerden biridir. 1916 yılında yapılmıştır.
Vizcaya'nın bulunduğu caddeden görüntüler..
Gold ve Treasure Kıyıları
Fort Lauderdale, Boca Raton, Palm Beach, Jupiter, Fort Pierce
Bonnet House, Fort Lauderdale
Bonnet House, 1920 yılında Frederic Barlet tarafından yapılan bu evde, sanatçının eserleri ve duvar resimleri her yerde karşımıza çıkıyor.
Evin arkasındaki bahçe, muhteşem bir görüntüye sahip. Güneşin ışınları, su üstünde dans ediyor adeta.
Fort Lauderdale
Red Reef Park, Boca Raton
Spanish River Park, Boca Raton
Gulf Stream Park, Palm Beach
Resim kalitesini beğenmediğim bir çok fotoğrafı eklemeyerek, Miami gezimizin yazısını bitiriyorum. Umarım,biraz da olsa Miami'ye gidecekler fikir sahibi olabilir. Benim için yazıya dökülmüş güzel bir anı olacağı kesin. :) Yeni yazılarla görüşmek üzere...Özlem.
Gezimize ilk başladığımız yer Niagara Şelaleleri ( Niagara Falls) oldu.Gerçekten görülmesi gereken, müthiş bir yer.Şelalenin soğuk sularınd...
Followers
Sitedeki fotoğraflar bizzat tarafımdan çekilmiştir.İzinsiz kullanılmamasını rica ederim.. Blogger tarafından desteklenmektedir.
About Me
Ozlem
Alışveriş yapmak, mutfakta vakit geçirmek, yeni yerler görmek,blog dünyasında gezinmek, fotoğraf çekmek en buyuk hobim. Amerika maceramızı yazıya dökerek , gezip gördüğüm yerleri, sevdiğim beğendiğim güzel şeyleri,ileride okuduğumda o anı yaşatacak bir anı olması amaciyla bu blogu actim. Ama simdi hersey hakkinda yazilacak ve soylenecek cok soz var.